Girişi kontrol edemiyorsan, çıkışı et…
Barajları kaldırmak, sınav süresini artırmak, öğrenci afları çıkarmak gibi uygulamalar öğrencilere iyilik olmamaktadır. Bu politikaların yükseköğretimi daha da kötü yapacağı kesindir. Bu değişikliklerin ülke yararına olmadığı açıktır. Ama bunu bir fırsat olarak algılayarak yükseköğretim camiasının zaten çok başarısız öğrenci yetiştirme uygulamasını* masaya yatırması yerinde olacaktır.
- Yeterli performansı göstermeyen veya dersin öğrenme kazanımlarına ulaşamayan öğrenciye geçer not vermekten vazgeçilmeli; adil ve dikkatli bir ölçme-değerlendirme sistemi kullanılmalıdır. Kurum kendi adına not veren öğretim elemanlarını uyarmalı, yetiştirmeli, kontrol etmeli, önlem almalıdır. Haksız aşırı not verme (not enflasyonu), akademik standartlardan ödün, hak etmeyeni başından savmak için ödüllendirme engellenmelidir (polisiye tedbir değil, kurumsal ilkeler ve davranış kast edilmektedir)[Ortalama not beklentisinin A olduğu durumlarda, öğrencilerin, ortalama not beklentisinin C olduğu durumlara kıyasla %50 daha az çalıştıkları rapor edilmiştir[i] ][i] Babcock, P. (2010). Real costs of nominal grade inflation? New evidence from student course evaluations. Economic Inquiry 48(4), 983–996
- Kurumlar girişte kendi koşullarını koymak veya kendi öğrencisini seçmek hakkından yoksundur. Dürüst davranışa kefil olan çıkmadığı için vasat ve merkezi bir giriş sistemi devam etmektedir. Ancak kurumlar kendi web sayfalarında veya adaylara yaptıkları duyurularda beklentilerini, müfredatlarını, önkoşullarını açık-seçik, net ve anlaşılır bir şekilde anlatırlar ise, giriş koşullarını kontrol edememe eksikliğini, çıkış koşullarını (çok önceden duyurmak koşulu ile) yakın takibe almak ve kontrol edebilmek yoluyla giderebilirler.
Vasat ve vasat altı performansa meyletmeyecek öğrenci-aileler-işverenler muhakkak çıkacaktır; istikrarlı, tutarlı, inandırıcı olmak şartıyla!
- Ortaöğretimden eksik/ yetersiz gelen öğrencilere tamamlayıcı eğitim vermenin yöntemlerini geliştirmek gerekir. ABD onyıllarca “remedial education” adı altında bu yöntemi kullandı. Ülkemizde uygulamaya kalkışanlar başarılı olamadı. Çünkü palyatif, acele çözümler kullanıldı ve sahiplenilmedi. Üniversite yönetimlerinin değer verdiği ölçüde (yani çok az) etkili olabildi; yük olarak algılandı. Ama uluslararası yarışmacı ortamı yakalamanın koşulu bu ise yapılmak zorundadır. (Gereken motivasyon sağlanmadan – öğrenciye nedenleri, alternatifleri sunulmadan, değişik esnek uygulamalar ile kişiye özel yol haritaları oluşturulmadan, kaynak analizi yapılmadan uygulamaya geçilmemelidir.)
Gelen öğrenciyi tanımak, eksiklerini saptamak ve her öğrenci için ayrı bir “öğrenme planı” hazırlamak düşünülmelidir. Müfredat ve öğrenme pedagojisi öğrencilerin geçmişine uygun olarak elden geçirilmeli, başarı düzeyi en düşük öğrenciyi dahi destekleyecek etkin bir yapılanmaya gidilmelidir.
- Diploma artık iş bulmak için yeterli bir belge olmaktan çıkmaktadır. Her zaman zorunlu olarak kalacaktır ama tüm öğrencilere aynı diploma verilmesi (aynı programı bitirenlere) onların beceri ve liyakat düzeyini işveren nezdinde yeterince açıklamamaktadır. Kurumlar diploma yanında, “geliştirilmiş diploma eki” gibi bir doküman/ portfolyo ile her mezunun ayrıntılı beceri haritasını Kurum kendi güvenilirliğini bu doküman/ portfolyo tasarımı ve dürüst uygulaması ile geliştirmelidir. Bu, iş dünyasının da çıkarına uygun olacağı için benimsenecektir.
Yukarıdaki öneriler kolay uygulanır değildir; her birinin çalışılması, ilgili üniversite ortamında tartışılarak geliştirilmesi gerekir. Not vermek, müfredat geliştirmek, mezun etmek, istihdamı takip etmek ve değerlendirmek öğretim üyelerinin bireysel sorumluluğu değil, kurumun yetki ve sorumluluğu, diğer bir deyişle, öğretim üyelerinin kollektif sorumluluğu olmaktadır.
* Son 20 yılda dünya genelinde yükseköğretimdeki değişiklikleri görmezden gelen, eğitim-öğretime verilen önemin, öğretim elemanlarının öğretme becerilerini geliştirmek üzere yapılan düzenlemelerin, öğrenci merkezli eğitim kavramının farkında bile olmayan akademik yapımız en fazla “eğitim-öğretim fonksiyonu” itibarıyle başarısızdır.